“Zihinsel Antrenman” kitap özeti
Spor psikolojisinin son yıllardaki gelişimi verimin zihinsel boyutlarına ilişkin bilgilerimizi artırmıştır. Spor dalı ne olursa olsun zihinin ten üzerinde çok büyük etkisi bulunmaktadır. Karşıtınız sizin yoğunlaşmanızı engellemeyi başardığında karşıtınız sizi psikolojik olarak bitirecektir. Eğer kendinizi denetlemeyi ve yoğunlaşmayı öğrenirseniz karşıtlarınızın psikolojik olarak sizi yenebilme uğraşlarını da önleyebilirsiniz.
Psikolojik antrenman; gevşeme (Özekleme) devinim tasarımı, stresin düzenlenmesi, yoğunlaşma, kendilik düzenlenmesi, olumlu düşünme ve erke denetimini kapsamaktadır.
Devamını Okuyun. »
Yazar:DANIELLE STEEL
Kış mevsiminde, Whitteaker ailesi noele çok büyük bir heyecanla hazırlanmaktadır. Ailenin reisi olan john’un babasında kalma, kendisininin yürüttüğü bir işi vardır. Ailenin hanımı olan Liz iyi öğrenim görmüş olan biridir. Çocukları dünyaya geldikten sonra işini bırakmış ve kendini tamamen onların yetişmesine adamıştır. Tommy ailenin büyük çocuğudur. Kendisi okulda ve uğraştığı spor dallarında çok başarılıdır. Küçük çocukları, Annie ise çok yaramaz ve bir o kadar da sevimli bir kız çocuğudur. Onun doğumundan sonra aile dahada birbirine bağlanmış ve mutlulukları bir kat daha artmıştır. Noel hazırlıkları son hızla devam ederken evde büyük bir heyecan hüküm sürmektedir. Devamını Okuyun. »
“Alarm” kitabı özeti şu şekilde;
Jack Nickolson andındaki bir subayın emir komuta ettiği, Amerikan donanmasının en önemli unsurlarından olan Poseiden (deniz tanrısı Yunanca ) Gemisi (Denizaltı), Norfolk donanma üstünden 300 mürettebatıyla askeri bir törenle hareket eder. Yegane görevi dünya barışını sağlamak olan, bu koyu gri çelik yığını görünümdeki gemi, ilk olarak kuzey kutbuna doğru deniz altından yol alır. Uzun deniz yolculuğu esnasında mürettebatın yemek, içecek sorunları büyük bir lüksle çözülmüş ve onların sıkıl-mayacağı şekilde eğlence imkanları da sunulmuştur. Bu uzun yolculukta gemi mürettebatının karşılaşacağı tüm sağlık sorunlarını halletmek üzere Dr.Blandy andında bir doktor da hazır bulunuyordu. Devamını Okuyun. »
Anılarım” kitap özeti
Kitabın Yazarı Ernst E. HIRSCH
Prof. Dr. Ernst E. Hirsch, 1933-1950 yılları arasında Türkiye’de görev yapmış Yahudi-Alman bilim adamlarından biridir. Ülkesinin başı Hitler belasına bulaşınca, bir dizi serüvenden sonra pek çok soydaş ve meslektaşı gibi kendini Türkiye’de bulmuştur. Prof. Hirsch, bir Hukuk profesörü olarak hem kanunların hazırlanmasına, hem eğitim reformunun şekillenmesine, hem de öğrencilerin yetişmesine katkıda bulunacaktır. Ancak Türk Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir şartı vardır. En kısa zamanda Türkçe öğrenecek ve derslerini de Türkçe verecektir. Çaresiz, o da işe, Türkçe¬Almanca sözlük alarak başlar, ama ü ve i harflerini öğreninceye kadar epey bir çaba sarfetmesi gerekir.
TÜBİTAK tarafından yayınlanan bu eser, oldukça detaylı ve düzenli hazırlanmış bir otobiyografidir. Prof. Dr. Hirsch’in yaşamı ülkemizdeki birçok kişi tarafından ve yine birden çok nedenle dikkate değer bulunmaktadır. 20 Ocak 1902 - 29 Mart 1985 yılları arasında yaşamış olan Profesör’ün otobiyografisinin orjinali, 1982 yılında Münih’te Almanca yayımlanmıştır.
Hayatının ilk yıllarından itibaren hem çalışıp hem okumuş olan Hirsch, bu durumu anlatırken, “çıraklık ve stajyerlik yaptığım dönemlerde hayat okulunun resmi okullardan daha zor olduğunu kavramıştım” ifadesiyle, zorlu yaşam öyküsünden anlamlı bir kesit vermektedir. Bu eserde Profesör Hirsch’in yaşamının ilk yıllarına ait bilgilerin yanı sıra; akademik yaşama geçişi, Türkiye’ye gelişi, İstanbul Üniversitesi’nin ilk yılları ve burada Hirsch’in hangi görevleri aldığı, öğretim üyeliği sırasında Türkçe kitap yokluğu nedeniyle çektiği sıkıntıları, öğrencilerdeki sınav korkusunu giderebilmek için neler yaptığı gibi pekçok ilginç bilgiye ulaşmak mümkündür. Eser bunlardan başka Türkiye’nin ilk yıllarını bir yabancı gözüyle görmek fırsatı da yaratmaktadır.
Prof. Hirsch 1933 yılında Almanya’dan ayrılarak 1933-1943 yıllarında İstanbul Hukuk Fakültesi’nde, 1943-1952 yıllarında da Ankara Hukuk Fakültesi’nde davetli öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Eserin doyurucu kapsamı içerisinde Profesör’ün İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde aldığı görevler ve Ankara’da Türk uyruğuna geçişi ile ilgili bilgiler de yer almaktadır.
Anılarım, Profesör’ün kütüphaneciliğe duyduğu ilgi nedeniyle de bazı okuyucuların dikkatini çekecektir. Prof. Dr. Hirsch, İstanbul Üniversitesi bünyesinde öğretim üyeliğinin dışında “kütüphaneci” olarak da hizmet vermiştir. Hirsch’in bu konudaki görüşleri son derece ilgi çekicidir ve Profesör, kütüphaneci olarak gördüğü durumu ve yaptıklarını yine akıcı bir dille sunmaktadır. “Kitaplığı olmayan bir üniversite, cephaneliği olmayan bir kışlaya benzer” ifadesiyle başlayan bölümde, Hirsch’in kütüphaneye verdiği önem ve o yıllarda Türk kütüphaneciliğinin içinde bulunduğu durum ortaya konmaktadır. Profesör, yine aynı bölümde “demek ki, yapılacak ilk iş, Türk kanunlarının hazırlanmasında örnek alınmış Avrupa ülkelerinin hukukları ile ilgili kanun ve dergi koleksiyonlarından oluşacak bir kitaplık kurmaktı” dedikten sonra; “ilk başta Türk meslektaşlara bu sorunun önemini, özellikle kapsamını da kavratmakta güçlük çektim. Türk meslektaşlar, bilimsel bakımdan iyi-kötü doyurucu bir kitaplık kurmanın, bunu düzenli olarak yenileştirmenin ve sürdürmenin ne muazzam bir iş olduğunu zihinlerinde canlandıramıyorlardı” şeklinde hayretini ifade etmiştir.
Değişik bakanlıklara danışmanlık yapan Hirsch bugün hepsi birer ünlü hukukçu olan pek çok öğrencinin yetişmesi için emek sarfetmiştir. Türkiye’yi ve Türk insanını çok sevmiş ve fırsat buldukça Anadolu’yu gezip Türk insanını yakından tanımak istemiştir. Hukukla ilgilenen herkesin yakından tanıdığı Prof. Hirsch Türk Hukuk Lügati, Üniversiteler Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Marka, Patent, Sınai ve Faydalı Modeller Kanununun taslaklarını da hazırlamıştır.
Profesör Hirsch, ülkemizde bu kadar emek sarf ettikten sonra kendini bizden biri olarak görmektedir. 1958 Aralık ayında “Vatan” gazetesinde onun hakkında şunlar yazılmıştır: ‘Profesör Hirsch, Türkiye’de geçirmiş olduğu yirmi yıldan sonra tamamen bizden biri olmuştur. Herhalde iyi bir Alman’dır, ama hiç şüphesiz, aynı derecede de iyi bir Türk’tür.” Prof. Hirsch, anılarının bir yerinde kendisinin de çağrıldığı “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” davetinden şu sözlerle bahseder: “Ve işte ben, kendi Alman vatanında Yahudi olduğu için hor görülen, (aşağılık) ırka mensup olduğu için işgal ettiği mevkiilerden kovulan, evini yurdunu terkedip, yabancı ülkelere kaçmak zorunda bırakılan ben, dünyanın bir ucundaki Türkiye’de, nice billurlarla, mermerleri, somaki taşı, paha biçilmez kakma işlerinin ihtişamıyla parıldıyan, nice değerli mobilyayla, resimle süslü, bir zamanların taht salonu olan bu mekanda, ülkenin bin seçkininden sayılan, saygıdeğer bir Alman profesörü sıfatıyla bulunmaktaydım.”
Anılarım adlı eserde yer alan Weimar Cumhuriyeti’nin çöküş yılları, Hitler’in iktidara gelişi ve hukukçuların tutumu, Atatürk Türkiyesi’nin ilk 30 yılı ile ilgili görüşler ve gözlemler, hukukçu olsun olmasın yakın tarihle, toplum ve siyaset hayatı ile ilgilenen okuyucuların ilgisini çekecektir. Bu kitabın bir başka özelliği de üniversite özerkliği ve üniversite hayatımızın nereden nereye geldiğini öğrenmek isteyenler için önemli bir başvuru kaynağı olmasıdır.
YAZARI: Akşit Göktürk
KİTABIN ÖZETİ :
Utopyada Ada : “Ada”nın “dünya“dan daha iyi bir yer, daha mutlu bir yaşama ortamı olarak düşünülmesi ile utopya ortaya çıkar. Utopya , Thomas More’ un bu türe adını veren ünlü yapıtında olduğu gibi, başka ilkelerle işleyen daha iyi daha güzel bir toplum ülküsünün dile gelişidir. Utopya yazarının amacı, uzak bir adanın duygusal renkliliği ya da eşine rastlanmadık tehlikelerini anlatmak değil, sunacağı bir toplum düzeniyle hem kendi toplumunun işleyişindeki aksaklıklara çözüm yolu önermektir.
-İlk Çağda Özlenen Ada : Utopyacının örnek toplum ülküsünde bildiğimiz tarihsel zamanın akışı ötesinde bir süreklilik kalıcılık verecektir. Bütün bu özellikler “ada”yı derli toplu bir düzenin, güvenliğin, mutluluğun ancak kafalarda birer özlem olarak sürdürdüğü büyük “dünya” nın karşıtı kılar. Devamını Okuyun. »
KİTABIN ÖZETİ: Meftun, annesi Lütfiye Hanım, ninesi Şeküre Hanım, kızkardeşi Lebibe, erkek kardeşi Raci ile Erenköy`de bir köşkte oturmaktadır. Teyzesi Vesile Hanım ile kızları Rabia ve Hasene de köşkün devamlı konuklarıdır.
Meftun, Paris`ten yeni dönmüştür. Oarada gördüğü adetleri ve kuralları, kendi ailesine öğretmeye çalışır. Görgü kuralları hakkında dersler verir. Ailesi her ne kadar istemese de ona uymak zorunda kalmaktadır.
Bir süre sonra Meftun, kızkardeşi Lebibe`nin, komşu köşkte oturan Mahir adlı bir gençle gezdiğini öğrenir. İki genç arasında gelip giden mektuplar, hizmeçi Eleni yardımıyla önce Meftun`un elinden geçmektedir. Daha sonra Meftun Mahir ile ilgili bilgiler edinir. Kızın babasının, çok zengin bir kişi olan Kasım Efendi olduğunu öğrenir. Paraya çok düşkün olan Meftun, Kasım Efendi`nin kızıyla evlenmeyi aklına koyar. Devamını Okuyun. »
Aristoteles kitap özeti
Büyük düşünür Aristoteles (M.Ö. 384-322), çağlar aşan öneme sahip bir filozof olarak hayranlık uyandıran bir eserler külliyatı geride bırakmıştır. Aristoteles’in felsefeyi eyleme taşıma ve onu bilimselleştirme yordamının yanı sıra söz konusu külliyatı üzerine inşa edilmiş bulunan asırlık felsefi gelenekler, bu geleneklerle girişilen hesaplaşmalar ve Aristoteles’in yeniden geri dönüşler, onun eserlerini hep güncel ve kaçınılmaz kılmıştır. Aristoteles’in Türkçe’ye çevrilmiş eserlerinden yararlanılarak hazırlanan bu seçki, yaygın biçimde hissedilen bir ihtiyaca cevap vermeyi amaçlamaktadır. Zira hem yeni başlayanlar, hem de bu konuda “okumuşluğu” olanlar için Aristoteles düşüncesini birinci elden sunacak derli toplu bir çalışma henüz Türkçe’de yayımlanmamıştı. Devamını Okuyun. »
Aristoteles kitap özeti
Büyük düşünür Aristoteles (M.Ö. 384-322), çağlar aşan öneme sahip bir filozof olarak hayranlık uyandıran bir eserler külliyatı geride bırakmıştır. Aristoteles’in felsefeyi eyleme taşıma ve onu bilimselleştirme yordamının yanı sıra söz konusu külliyatı üzerine inşa edilmiş bulunan asırlık felsefi gelenekler, bu geleneklerle girişilen hesaplaşmalar ve Aristoteles’in yeniden geri dönüşler, onun eserlerini hep güncel ve kaçınılmaz kılmıştır. Aristoteles’in Türkçe’ye çevrilmiş eserlerinden yararlanılarak hazırlanan bu seçki, yaygın biçimde hissedilen bir ihtiyaca cevap vermeyi amaçlamaktadır. Zira hem yeni başlayanlar, hem de bu konuda “okumuşluğu” olanlar için Aristoteles düşüncesini birinci elden sunacak derli toplu bir çalışma henüz Türkçe’de yayımlanmamıştı. Devamını Okuyun. »
KİTABIN ÖZETİ:
İzmir’in işgalinde Yunanlıların, kocasını ve oğlunu öldürmeleri üzerine önce İstanbul’a gelen ve sahip olduğu Türklük şuuru ve mücadele azmiyle İstanbullu gençlerin bilinçlenmesini sağlayan Ayşe’nin uyandırdığı heyecana kapılan subaylar Anadolu’ya geçerler. Çeteler düşmanla savaşmaktadır. Bu savaşta Ayşe hasta bakıcı Peyami ise çeviricidir.
Ayşe kendisini seven ve evlenme teklif eden İhsan’a cevabını ancak İzmir alındıktan sonra vereceğini söyler. Peyami ise sevgisini Ayşe’ye açıklayamamaktadır. Cephede İhsan şehit düşer, Ayşe de ileri hatlar giderek orada can verir. Peyami ise kafasına aldığı kurşunla hastahanede ölür. Devamını Okuyun. »
Hakan EVRENSEL ‘in kitabının özeti
Kitabın bu bölümünde Güneydoğu Anadolu bölgesinde görev yapan bir subayla yapılan söyleşi anlatılmaktadır. Bu söyleşide ismi geçmeyen subay anılarını anlatırken belkide bütün söyleşi boyunca anlatılmak isteneni bir cümle ile özetlemektedir. Cümlesinde “ÇATIŞMA BİR ADAMIN BAŞININ ÜSTÜNDEN MERMİ GEÇMESİ DEMEKTİR” Sözü ile çatışmanın ehemmiyetini diğer bir cümlesinde ise “BELKİ ANLATABİLİRİM AMA TAHAYYÜL EDEMEZSİNİZ. BUNDA SİZİN YA DA BENİM SUÇUM YOK. YAŞAMAYAN BİLMEZ.” Sözleri ile de oradaki çalışma kurallarını, moral durumunu bütün bunları da içine alan askerlik sanatının gerçeklerini özetlemektedir. Devamını Okuyun. »