Yerli Dizi Yabancı Dizileri Kurtlar Vadisi Film İzle Çizgi Filmler Hababam Sınıfı Serileri Kemal Sunal Filmleri
Google

   
 
  L
 

Arşiv 'l' Category

“Laik Dünyada İslam” kitabının özeti

Yaşar Nuri Öztürk burada öncelikle laikliğin tanımını yapmıştır. Laikliği ne bir ideoloji, ne bir din, ne de bir felsefe olarak kabul etmiyor ve hiçbir kimse veya topluluğun Tanrı adına insanları yönetme yetkisinin olmadığını anlatmak istiyor. Bu fikirden hareket edip, “insanı insan olduğu için sevmeyi ve saymayı gerektiren, hiçbir kimseyi inancı yüzünden farklı görmeyen hukuksal kurallardır” diyerek laikliği tanımlıyor. Laikliğin amacı, ruhban sınıfını yok ederek, tanrı adını kullanarak insanları yönetmek amacı güdenleri durdurmaktır. Ayrıca laikliğin dinin devlet işlerine karışmasını önleyerek devletin gelişmesinin önünü açtığı vurgulanıyor. Ayrıca, ruhbanlığa karşı olan İslam dini aslında laik bir dindir. Laikliğe sataşanların amacı, kendi konumlarını korumak ve insanların özgürlüklerini elde etmelerini önlemektir. Yani, laiklik bizzat gerçek dindarların da sömürülmesini önleyen bir sistemdir. Devamını Okuyun. »

Yazar:Alain Minc

Kitap özeti

Berlin Duvarı.nın yıkıldığı günün ertesi gazetelerde çıkan bir yazımda .benim çocuklarım Avrupa.da artık harbi değil, harpleri yaşayacaklar. diye yazdığım için ne çok alaycı ve aşağılayıcı tenkit almıştım.

Avrupalıların “bir tehdit altında ama riski olmayan bir dünyadan, tehdidi kalmamış ama riskli bir dünya” dönemine girdiğimizi anlamaları için acaba daha kaç yıl geçmesi gerekecek? Düzensizliği meydana getiren çok sayıda unsur var. Felaketlerin hepsi tabii ki aynı anda gelmeyecek, pek çoğu mantıksal bir zincir gibi belki birbirine bağlanmayacak ama geleceği tehdit ederek ve asgari bir düzen ümidini ortadan kaldırarak bizi yeni bir ortaçağa taşıyacak.

Öyle bir ortaçağ ki milliyetçilerin değil, kabilelerin egemen olduğu bir ortaçağ; toprak, kan ve kimlik sorunlarının yeniden gündeme geldiği bir ortaçağ. Çekler, Valonlar, Flamanlar, Slovaklar, Moldovlar, İskoçlar, Ermeniler, Katalanlar. Çekoslovakya’nın Çek ve Slovak diye bölünmesinden sonra Belçika’nın yakın bir gelecekte Valon ve Flaman diye bölünmesinin gündeme gelmeyeceğini kim garanti edebilir?

İtalya’nın Kavur Destanı’nı tersine çevirerek çok daha alışkın olduğu devletin altında İtalyan milleti yerine İtalyan Devletleri altında tek millet sistemine geri dönmesi daha muhtemel görünmektedir.

İskoçlar, Katalanlar, İrlandalılar, Basklar ve hatta Korsikalılar yeniden gündeme gelecektir.

Liderlik Sanatı kitabının özeti

Kitapta, liderlik felsefi açıdan ele alınmakta, toplum ile lider ilişkisi irdelenmekte, kitap, lider olmak isteyenlere yalnızca bir başvuru kitabı olmanın dışında, onlara yol gösterici bir özellik taşımaktadır.

Orijinal Çince’de, Zen Derslerinin adı “Zen Okullarından Değerli Dersler”dir. Bunlar ilk önce Çin Zen ustası Miaoxsi tarafından 12 nci yüzyıl başlarında bir araya getirilmişlerdir. Devamını Okuyun. »

Ahmed Taşgetirenin laiklik çıkmazı isimli eserinin özeti:

İSLAM DÜNYASINDA SİSTEMLER VE HALK
Sistem açısından değerlendirildiğinde dünyadaki İslam toplumları için;
Sömürge toplumlar, bağımsız toplumlar ve azınlıklar, azınlık Müslümanlar şeklinde, bir gruplama, sanırız gerçek durumu yansıtacaktır.
1. Sömürge İslam Toplumları: Özellikle Sovyet ve Çin hakimiyeti altındaki Müslümanlar, böyle bir sömürge statüsü içindedirler. Sömürge toplumunun seçme hakkı yoktur. Ne yöneticisini, ne de içinde yaşayacağı sistemi belirlemede hür bir iradeye sahip değildir.0, kendisine sömürgecinin verdiği şablona göre biçimlenmek zorundadır. Çünkü sömürgecinin eli kırbaçlıdır.
2.Bağımsız İslam Ülkeleri: Bunların büyük çoğunluğunun, halkı Müslüman ülkeler olarak nitelemek daha doğru. Ülke sömürge statüsünden çıkarken, ya önemli bir dönüm noktasında sistemini belirlerken, ülkenin kontrolü, genellikle sömürgeci yada hakim dünya güçlerine yakın kadroların eline verilmiş. Bunlar güçlendirilmiş bunlara muhalefet edenler ve edebilecek olanlar zaman içinde tas fiye edilmiş, kitleler halinde kıyım yapılmış, halka gözdağı verilmiş bunun arkasından. ülkenin silahlı kuvvetleri ve bürokrasisi, kontrol altına alınmış. Devamını Okuyun. »

Yaşar Nuri Öztürk burada öncelikle laikliğin tanımını yapmıştır. Laikliği ne bir ideoloji, ne bir din, ne de bir felsefe olarak kabul etmiyor ve hiçbir kimse veya topluluğun Tanrı adına insanları yönetme yetkisinin olmadığını anlatmak istiyor. Bu fikirden hareket edip, “insanı insan olduğu için sevmeyi ve saymayı gerektiren, hiçbir kimseyi inancı yüzünden farklı görmeyen hukuksal kurallardır” diyerek laikliği tanımlıyor. Laikliğin amacı, ruhban sınıfını yok ederek, tanrı adını kullanarak insanları yönetmek amacı güdenleri durdurmaktır. Ayrıca laikliğin dinin devlet işlerine karışmasını önleyerek devletin gelişmesinin önünü açtığı vurgulanıyor. Ayrıca, ruhbanlığa karşı olan İslam dini aslında laik bir dindir. Laikliğe sataşanların amacı, kendi konumlarını korumak ve insanların özgürlüklerini elde etmelerini önlemektir. Yani, laiklik bizzat gerçek dindarların da sömürülmesini önleyen bir sistemdir. Yazar laikliğin hem din hem de devlet yararına olduğundan bahsediyor. Laikliğin olmadığı Libya ve Cezayir gibi ülkelerden örnekler gösterip İslam’ın siyasete alet olmasının nelere yol açabileceğinden bahsediyor. Ayrıca siyasi İslam’ın ekonomik ve sosyal gelişmelerin yolunu tıkadığından bahsediyor.

İslam dininin Fransa’ daki gelişmesi, büyümesi, tarihi inceleniyor. Fransa’ da yaşayan müslüman azınlığa yol gösterilip seçenekler sunuluyor ve bunların tarihsel ve dinsel nedenleri yazar tarafından açıklanıyor. Laikliğin İslam dininin gelişmesi için büyük bir nimet olduğundan bahseden yazar Fransa’ daki müslüman azınlığa “laikliğe karşı olmayın, çünkü sizin geleceğiniz laikliğin ömrünün süresi kadardır” diyerek önemli mesajlar veriyor. Laikliğe dayanılarak yapılan yasaların ileride değiştirilebile-ceğinden ama dine dayanılarak yapılan bir yasanın yanlış bile olsa “kutsaldır” denilerek değiştirilmesinin kolay olmayacağından bahsediyor. Yazar bu bölümde baş örtüsüne de değiniyor. Başörtüsünün o zamanlarda edepli olma anlamı taşıdığını ve İslam’da mecburi bir şey olmadığından bahsediyor. Başörtüsünün artık günümüzde anlamını yitirdiğini ve genç kızların artık baş örtüsünün yerini okulun almasıyla eğitim seviyelerini yükselterek kötü davranışların engellenmesi gerektiğinden bahsediyor.

Cumhuriyetle İslam dininin barışamamasının nedenlerini inceleyen yazar bunun nedenin atalarımızdan ve bazı çıkarcılar tarafından öne sürülen fikir ve davranışların din diye benimsenmiş olmasından kaynaklandığını ileri sürülüyor. Laiklik çoğunluğun yanında azınlığın da haklarını korur. Azınlığın serbestçe ibadetlerini yerine getirmesini sağlar. Ayrıca yazar, İslamiyet’in; dünya üzerinde her yerde imajının kötü olduğunu üstüne basa basa vurgulamaktadır. Yazar bu bölümde “İslam çağdışı olmaktan kurtarılıp, tüm dünyaya tanıtılmalıdır” fikrini savunuyor. Yazar özellikle din görevlilerini eleştiriyor. İstismarcı ve cahil din adamlarının camiyi ve kutsal şeyleri kullanarak halkın beynini yıkadıklarını, halkı kandırdıklarını ve bölüp parçaladıklarından bahsediyor ve İslamiyet’in hiçbir dünya ülkesinde doğru öğretilmediğinden bahsediyor. Bu nedenle insanların Kur’an-I Kerim’den faydalanmalarını öğütlüyor.

Yazar bu bölümde özellikle kilise ve İslam dinin yakınlaşmasını anlatıyor. Hıristiyanlık ve Müslümanlığın birbiri ile olan ilişkilerinden bahsediyor. Kur’an-ı Kerim ve İncil’den öğütler vererek Müslüman ve Hristiyanları kardeşliğe çağırıyor. Geçmişte olduğu gibi savaşarak, vurup kırarak bir yere varılamayacağının artık anlaşılması gerektiğini, sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini söylüyor.

Bu son bölümde laikliğin tartışılmaz bir kavram olduğundan, yasa gücüyle bütünleşmiş ve özdeşleşmiş hale geldiğinden bahsediliyor. Fransa’ da yaşamayı seçmenin laikliği kabul etmekle mümkün olduğu belirtiliyor. Fransa’ da laikliğin tümüyle uygulanmasını isteyenlerin Fransızlardan çok müslümanların olduğu tespitine yer veriliyor. Müslümanlık Fransa’ da kabul etmek ve ortadan kaldırmak zorunda olduğu birçok zorlamayla karşılaşırken yanındaki kalkanın her zaman laiklik olduğu söyleniyor. Her toplulukta olduğu gibi uygarlık eksiği ve fanatizm nedeniyle kamu düzenini sarsan gruplar varsa bu sorun kanunlar tarafından halledilir. Laiklik olan yerde yasalar herkese eşit uygulanır. Yazar dinsel aşırılığı yok etmek için önce onu besleyen etkenleri yok etmenin gerektiğinden bahsediyor. Bir doktoru örnek verip, ”Hastadan iğrenmeyeceksin, sadece hastalıktan iğreneceksin.” sözünü gündeme getiriyor. Müslümanlarda özellikle müslüman gençlikte görülen bu hastalık ve aşırılık aslında kimliklerini tanımamaktan, temel haklarını bilmemekten, düzgün bir dini eğitim almamaktan kaynaklanır derken, Fransa’da hiçbir müslüman din adamı yetiştiren kurumun olmaması, dinlerinin düzgün öğretilmemesini aşırılığa kaynak gösteriyor.

Eskiye dayanmışlık ve bu tür yokluklar demokratik olması istenen müslüman bir temsilciliğin ortaya konmasını zorlaştırdığından bahseden yazar şu anda dinsel yaşam karşısında toptan bir yenileşmeye girişen müslümanların arasında bölünmelerin oluştuğunu ilave ediyor. Bunun için Fransa’daki İslam’ın toptan uyarlanmaya ihtiyacı vardır. Dinsel işlerin örgütlenmesinde Fransa’daki siyasal irade tarafından desteklenen Müslümanlardan ve Müslüman olmayanlardan kurulu bir grubun yapacağı hukuksal bir düşünceyi oluşturmak gereklidir. Bunun için vakıf, araştırma ve eğitim kurumu, modern bir temsilcilik, imam statüsünün tanımlanması, Müslüman din adamlarının örgütlenmesi, camilerin kurulması gerekmektedir. Vakfın amacı Fransa’daki İslam dininin yabancı ülkelerden bağımsız olmasını sağlamaktır. Topluluğun dinsel ve siyasal tavırlarının birleştirilmesi için tek bir dinsel otoritenin olması şarttır. İmamların statülerinin belirlenmesi zorunludur. Bağlı olacakları bir otorite tarafından atanmaları gerekir. Bunun da belli bir devlet kurumu tarafından yapılması sağlanmalıdır. Belediyelerin cami inşasına çıkardıkları zorluklar önlenmeli, belediye arazilerinde cami inşası kolaylaştırılmalıdır. Bu binaların mülkiyeti devlete kalır, yönetim dinsel derneklerde bulunur. Bu İslami görüş kamuoyundaki İslamın kötü ününü biraz azaltır.

 

Kitap üç bölümden oluşuyor:

BİRİNCİ BÖLÜM

Bu bölümün girişinden sonuna kadar; kişinin aslında sandığından daha iyi bir beyine sahip olduğu, kendi yeteneklerini küçümsediği anlatılıyor. Burada insanın teorik olarak sınırsız bir öğrenme ve yaratıcılık yeteneğine sahip olduğu, düşünüldüğü gibi yaşandıkça bu yeteneklerin körelmediği, aksine yaşandıkça öğrenme ve yaratıcılık yeteneklerinin daha kolay ve esnek bir şekilde geliştirilebildiği anlatılmaktadır. Bu yeteneklerin geliştirilebilmesi için hayatı boyunca bir çok alanda çalışmalar yapan, Rönesans döneminin kurucularından olan, çağının ve tüm çağların yetiştirdiği en iyi ressam, heykeltıraş, mimar, mucit, mühendis, bilim adamı kısaca gelmiş geçmiş en büyük deha olan Leonardo da Vinci’nin örnek alınması gerektiği savunulan hayatı detaylı olarak anlatılıp, yaptığı çalışmalar incelenmektedir. Devamını Okuyun. »

KİTABIN ADI : Liderlik Ve Bir Dakika Yöneticisi
KİTABIN YAZARI : Kenneth BLACHARD
YAYINEVİ VE ADRESİ : Acar Yayıncılık Balmumcu / İSTANBUL
BASIM TARİHİ : 1996

KİTABIN YAYIM MAKSADI

İyi Bir Lider Olmak İsteyen Yöneticilere Bilgiler

KİTABIN ÖZETİ

Bir konu hakkında başarı kazanmanın yolu çok fazla çalışmak değil, akıllı çalışmaktır. Bir işi nasıl en iyi olarak yapabileceğini bilmektir.

Yöneticilik zor bir iştir. Bu zorluğu sadece çok çalışarak başaramayız. İyi bir yönetici iş buyuran değil, personeli ile birlikte çalışarak onları yönlendiren kişidir. Personel yönetici için değil, yönetici personel için çalışmalıdır. Böylelikle personele motivasyon kazandırabilir.

Bütün personele eşit olarak davranmak onlara yapılan en büyük eşitsizliktir. Herkesin bilgi düzeyi, performansı bir değildir. Performansı düşük bir personele yapabileceğinden ağır bir işi verir, onu tek başına bırakır isek onu işin başında kaybederiz. İşe karşı soğumaya başlar, bu da motivasyonunu kaybetmesine yol açar. Bu kişilere karşı direktif verici ve yönlendirici metodu kullanmalıyız. Devamını Okuyun. »

KİTABIN ADI : Liderlik Sanatı (Zen Dersleri)
KİTABIN YAZARI : Thomas CLEARY
YAYINEVİ VE ADRESİ : Anahtar Kitaplar Yayınevi Cağaloğlu-İSTANBUL
BASIM TARİHİ : 1993

KİTABIN YAYIM MAKSADI

Günümüz Liderlerine Yol Göstermek

KİTABIN ÖZETİ

Kitapta, liderlik felsefi açıdan ele alınmakta, toplum ile lider ilişkisi irdelenmekte, kitap, lider olmak isteyenlere yalnızca bir başvuru kitabı olmanın dışında, onlara yol gösterici bir özellik taşımaktadır.

Orijinal Çince’de, Zen Derslerinin adı “Zen Okullarından Değerli Dersler”dir. Bunlar ilk önce Çin Zen ustası Miaoxsi tarafından 12 nci yüzyıl başlarında bir araya getirilmişlerdir.

Zen dersleri; Song hanedanının ilk dönemlerinde, büyük Zen ustalarının çoğu bilinmedik kaynaklardan gelen, artık varolmayan, ancak Zen okulları ağı ile doğrudan temas yoluyla özgün olarak bulunabilen kişisel öğretileri bir araya getirir. Bazıları ise o zamanki derleyici tarafından,o andaki sözlü geleneklerden faydalanılarak yazılmış olabilir. Devamını Okuyun. »

KİTABIN ADI : Lider ve Demagog
KİTABIN YAZARI : Şevket Süreyya AYDEMİR
YAYIN EVİ VE ADRESİ : Remzi Kitapevi
BASIM TARİHİ : Eylül 1997

KİTABIN YAYIM MAKSADI

Türkiye’de uzun yıllar boyunca temelde değişiklikler olmadığını görüpte karamsarlığa düşenlere; Türk milletinin büyük önderi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yolunda yürüyerek yeni ufuklara ve modern türkiye’ye ulaşılabileceğini anlatmaktır.

KİTABIN ÖZETİ

Lider, bir önder şahsiyettir. Demagog ise liderin taklitçisi, siyaset adına oyun bozanlık yapan sahtecisidir. Bu sahtekarlar, eğitimden yoksun yada eğitimi yetersiz ülkelerde hiçbir vicdan sorumluluğu duymadan halk önünde esen rüzgara göre konuşan, kendine geçer akçe saydığı ucuz sloganlarla halk önünde düzenbazlık yapanlardır. Örneğin; bizdeki din ticaretini ustaca yapanlar Demagoglardır. Devamını Okuyun. »

KİTABIN ADI : Laik Dünyada İslam
KİTABIN YAZARI : Şuheyb BİN ŞEYH (Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
YAYINEVİ VE ADRESİ : Sabah Yayınları
BASIM TARİHİ : 1999

KİTABIN YAYIM MAKSADI

Yazarın Fransa’da yaşayan müslüman azınlıkların sorunlarını dile getirmek ve azınlıklara yol göstermek için yazdığı bir kitaptır. Yazar, bunun yanında, sahip olduğu İslam imanının olayları tahlil yeteneğinin verdiği imkanla, tüm dünya müslümanlarının da ortak problemlerine eğiliyor.

KİTABIN ÖZETİ

Yazar burada öncelikle laikliğin tanımını yapmıştır. Laikliği ne bir ideoloji, ne bir din, ne de bir felsefe olarak kabul etmiyor ve hiçbir kimse veya topluluğun Tanrı adına insanları yönetme yetkisinin olmadığını anlatmak istiyor. Bu fikirden hareket edip, “insanı insan olduğu için sevmeyi ve saymayı gerektiren, hiçbir kimseyi inancı yüzünden farklı görmeyen hukuksal kurallardır” diyerek laikliği tanımlıyor. Devamını Okuyun. »

 
 
  Bugün 13 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol